amerika’dan notlar
- hemen hemen her yer düz -yani eğimsiz- olduğundan, araçlarını park ettiklerinde inmeden önce el frenini çekmek gibi bir alışkanlıkları yok, hatta çekeni görmedim diyebilirim.
- selamlaşmayı alışkanlık haline getirmişler.
- “insan”dan müthiş korkuyorlar, birbirlerine 1 metreden fazla yaklaşmıyorlar.
- büyük bölümü ezbere yaşıyor. kendi kalıplarının dışında bir cümleyi dahi anlamakta güçlük çekiyorlar.
- new york’ta yemek büfelerinin çoğunda “helal food” simgesi gördüm.
- bizim texas diye bildiğimiz yer fort worth şehri ile başlıyor. zaten şehrin sloganı “where the west begins”.
- washington’da ankara gerginliği var. beyaz saray çevresini polis değil, “secret service” koruyor.
- filmlerde şahit olduğumuz konuşmaları genelde siyahlar kendi aralarında yapıyorlar. (ouw man!)
- new york metrosunu mesken tutmuş, siyah yankesici çetesi gördük. yeni araklanmış bir cep telefonunun çetenin diğer elemanına teslim edildiğini kendi gözlerimle gördüm.
- whatever! (adam gibi adam steve abi)
- new york’ta sokaklar ve metro 24 saat yaşıyor. sokak sanatçıları her köşede.
- her şehrinde ve kasabasında sadece yayaların girebildiği meydanlar var. darısı bizim şehirlerimizin başına. (şimdi çalışmalar yapılıyormuş istanbul’da, sevindim.)
- new york’un merkezden uzak yerleri çok orijinal. işyeri tabelaları, mimari tarz çok güzel.
- manhattan’daki gökdelenler gerçekten çok etkileyici. bir başka dikkatimi çeken nokta, çalışan tipler aynı filmlerde gördüğümüz gibi. 🙂
- insanlar sadece kendi hayatlarıyla ilgileniyorlar. çevrede konuşulanları hiç dinlemiyorlar. (dibinde konuşulsa bile)
- roosevelt adasından new york merkeze git-gel yapan teleferikte “öz newyorker” bir dezze yardımcı oldu, bilgi verdi. türkiye ile ilgili söyleyecek çok sözü, anlatacak çok anısı vardı.
- insanlar her işlerini kendileri yapıyorlar. bizdeki gibi aman bir tarafıma bir şey olmasın, aman bir zarar vermeyeyim yaklaşımı yok. hurraa deyip girişiyorlar işe. örneğin ev taşıma işini bile kendileri yapıyorlar, kamyon kiralıyorlar.
- bizdeki koçtaş’ın esinlendiği şirket home depot. logosundan bile faydalanmışlar sağolsunlar. (google’dan bakabilirsiniz.) mesela home depot’tan aldığınız şeyleri taşımak için pick-up dediğimiz araçlardan kiralıyorlar. (home depot’tan)
- new york’ta oteller gerçekten çok pahalı. ama gerçekten. 🙂
- türkiye’de analog olan birçok şeyin mekanize edildiğini gördüm. resmen robotların her yerde olduğu bir yapıya hızla gidiş var. hemen her şeyin bir makinası var. ör: dvd kiralamak.
- hemen her yerde kahve satışı yapılıyor. starbucks gibi doğrudan kahveci olan mekanların dışındaki yerlerde sadece bir bardak için ödeme yapıyor, sınırsız tekrar doldurup içebiliyorsunuz.
- bunların benzin istasyonlarında ve hemen her zincir yeme-içme şirketinde FOUNTAIN DRINK dedikleri bir sistem var. sadece bardağa para veriyorsunuz ve 8-10 çeşit asitli/asitsiz, şekerli/şekersiz içecekten dilediğiniz kadar içiyorsunuz.
- burger tex 2 isimli mekan hariç olmak üzere, geçirdiğim 1,5 aylık sürede girip çıktığım hemen her tuvalet tertemizdi. hepsinde sabun ve kağıt havlu/elektronik kurulama vardı.
- fast-food zincirlerinde yeyip içtikten sonra tepsilerini kendileri döküyorlar çöpe. alışkanlık haline getirmişler.
- devlet yeme-içme yerlerindeki temizliği devamlı denetliyor. her yerde “bu mekanın çalışanları ellerini yıkamadan çalışmaya dönemezler.” mealinde yazılar var.
- burger ve pizza hemen her yerde lezzetli.
- hemen her şeyi şekerli tüketiyorlar. ekmekleri bile şekerli.
- amerika’da birçoğumuzun bildiğini gözlemleme şansım oldu. beyana güven esas. uyulmadığında ise burundan itina ile getiriyorlar.
- alışveriş yaptığınız yerlerde para üstünü eksik alırım korkunuz yok, çalışanlar dikkatli.